Pazar sabahı Istanbul gri tonlarındaydı. Deniz de gök de gri .Puslu bir hava vardı. Yavuz Tosca ve de illa III.perde dinliyordu nedense.. Böylece her şey daha da gri oldu. Saat 12 ye doğru güneş bulutların arasından sıyrılmaya çalışınca; Boğazda belirmeye başlamış erguvanların arasından geçip , Belgrat ormanında yeşile boğulmanın dayanılmaz çekiciliği bizi evden dışarı attı.

Bahçeköy kapısından girdiğimde aşağıya inmeden önce birkaç kez kısa molalar verip kuşları dinlemek, değişen kır çiçeklerini izlemek isterim. Bu kez de öyle yaptım. Arabayı park edip kapıyı açtım ki o da ne , güzelim ormanda bir uzun hava, nasıl açmış teybi . Dokunaklı uzun havayı neden evinde dinlemiyordu. Üzüntüsünü veya sevgisini veya özlemini her ne ise ancak böyle ağaçlarla paylaşarak mı dindiriyordu. İnsan burada kuş sesi dinlemek istemez miydi? Gözünü sevdiğim Istanbul 20 dakikada insanı kendine getirmişti işte. Istanbul griyi tam yeşile teslim edecekken kırmızı olmuştu , öfkeden kıpkırmızı. Üstelik daha çeşmenin oralara inip ızgara dumanlarıyla tütsülenmeye başlamamıştı bile..

Peki sonra ne oldu ? Geri dönmedin mi? Ne oldu da böyle kayıt falan ?

Ne olabilir. Kusursuz büyücü DOĞA, gürgenleri ,kayınları, üvezleri saldı üzerime. Bir Sıvacıya da bir ziyafet çektirdi ki sormayın gitsin. Su deposundan sonra sağa doğru git dedi. Bir iç çekiş bir konser minik kuşu çalıdan çıkardı. Kızıl kuyruğu havaya dikili küçük kuş ,öteki küçük çalıya ve sonra bir diğerine girdi. Gözlerimi kuyruğa kitledi ki gör bak ucunda siyah beyaz falan yok dedi. Akçaağaçları okşarken bu ne biçim serçe dedirtti değil mi? Kahverengi tonlarda gıdısı siyah kafası siyah ama tepesi sanki dumanlı gibi olan baştankaraya. Saldı karatavukları dört bir yana; uzun hava da söyler, türkü de dedi bu adamlar. Serdi iki yanıma döşek yaptı ballıbaba ailesini, aralarında lamiumlar ,vicialar , euphorbialarla. Öter ardıcın karnını doyurup, küçük bir taşın üzerinde kitaplara geçecek pozlar verdirdi. Sığırcıklara güneşi vurdurdu parlattı birer birer. Alakargalara taklitler yaptırdı. Şaşırttı. Boynunda kızıl rengiyle bir küçük batağanın eşini arattı dakikalarca ve her yerden. Geyik dikenlerine beyaz çiçekleri doldurdu, dürbünü gözünde olan kuşçunun soluğunu kesti sık sık, yüreğini büyüttü büyüttü.. Kuşçunun yüreği orman oldu.

Küçük dokunuşlarla kırmızı, pembe, sonra beyaz; beyaz yeşil ve yeşil yemyeşil oldu...

--------------------------------------------------

Tarih ve saat:18 Nisan 2004 12:30 _15:30
Yer: Belgrat ormanı
Hava :Kapalı ara sıra güneşli
Gözlemci:Bahar Bilgen
Araçlar:Dürbün,kitaplar
Tehditler:İnsanlar

70	Tachybaptus ruficollis	Küçük Batağan	Little Grebe 1 üreme giysisinde
15600	Corvus monedula	Küçük Karga	Jackdaw 4
15670	Corvus corone pallescens	Leş Kargası	Hooded Crow 6
10990	Erithacus rubecula	Kızılgerdan	Robin 4+ 7ses
16360	Fringilla coelebs	İspinoz	Chaffinch 9+ 9ses
15390	Garrulus glandarius	Alakarga	Jay 3+1ses
11040	Luscinia megarhynchos	Bülbül	Nightingale 1+ 2ses
14400	Parus palustris	Kayın Baştankarası	Marsh Tit 1
14640	Parus major	Büyük Baştankara	Great Tit 8+ve ses
14620	Parus caeruleus	Mavi Baştankara	Blue Tit 3
14790	Sitta europaea	Sıvacı Kuşu	Nuthatch 2
15910	Passer domesticus	Serçe	House Sparrow 12
13110	Phylloscopus collybita	Çıvgın	Chiffchaff 1
15820	Sturnus vulgaris	Sığırcık	Starling 12
10660	Troglodytes troglodytes	Çitkuşu	Wren 1+2ses
12000	Turdus philomelos	Öter Ardıç	Song Thrush 1+1ses
11870	Turdus merula	Karatavuk	Blackbird 9+2ses