Arabada sıcaktan nefret eden ve sıcağa kesinlikle
dayanamayan üç kişi olarak +35 ile
+40 derecelerde Güneydoğu
topraklarında dolanıyorduk. Olay umduğum gibi olmuyor, Güneydoğu
ilerledikçe sizi sanki içine
çekiyordu.. Buralara geldiniz mi
Sevgili Hamza'yı kolayca bulduk. Anayoldan , Karacadağ yoluna döndüğümüzde Toygarların da Kuyrukkakanların da sabah karanlığı her zamanki gibi bizdenönce kalktıklarını gördük. Hemen yolun başlarında direğin üzerindeki Küçük Boğmaklı Toygar benim için günün beklenmeyen kertiğiydi. Yukardaki kayak merkezine kadar çıktık. Hamza'nın önerisiyle alanda gözlem yapmaya başladık. Sadece çıplak toprakta geven kümeleriyle örtülü bir habitat vardı. Gevenlerin üzerlerinde de mutlaka kuşlar. Dağıldık yürüdük. Seslerini duyanlar oldu ancak henüz görememiştik. Yerler küçük kertenkelelerle doluydu. Bir gevenin gölgesinden hızla diğerine geçiyorlardı. O sırada nefis bir Delicedoğan da bize katıldı. Yer değiştirmek istedik . Fakat Emin'in kararlı sesi "kuş burada biliyorum, bulacağım.." diyordu. Bu cümleden bir dakika sonra "orada!!" diyordu. Artık gevendeki kenelere mi bakarsın , kertenkelelere mi bakarsın yoksa ilerdeki taşlarda fır dönüp yuvaya yiyecek taşıyan güzelim Bozkır Ötleğenlerine mi!
Digiskopingler kuruldu ve Bozkır Ötleğenlerinin masum yüzlü dişisi ile erkeği her türlü gözlendi. Tekdüze gevenlerle bezeli habitat buradaki canlılara aş oluyordu. Saat henüz sabahın sekiziydi ancak hedef türlerimiz fazlasıyla tamamdı. Arabayı Barbaros aldı. Kum Keklikleri , Boğmaklı Toygarlar, Boz ve Aksırtlı Kuyrukkakanlarla dağdan inerek, Hasankeyfe doğru yola koyulduk.