Bugün, öğleye doğru birkaç saat, uzun zamandır gidemediğim Tuzla’daki küçük göle gittik.(Bu göle ait bizim ofiste hazırladığımız küçük bir planı da ekte gönderiyorum.Belki bazı arkadaşların yolu düşer diye.) Aslında buraya gelirken geçen yaz sonu başlamış olan DSİ çalışmasının bu göle olan etkisini de merak ediyordum.O zaman öğrendiğim gibi gölü derinleştirme ve canlandırma çalışmalarının olumlu izlerini mi görecektim acaba... Kendimi endişelerimden yol boyu uzaklaştırmaya çalıştım.Yaklaşırken bundan önce gözlem yapamayacak kadar sık sazlıklarla kaplı olan İçmeler yönündeki kıyının, olabildiğince görüşe açık olması beni heyecanlandırdı . Hemen arabayı sağa çektik. Karşıya geçtim.

Sazlıkları kesmişlerdi. Su seviyesi hayli yüksekti. Şu an için kritik bir durum yok görünüyordu.Göl sanki büyümüş gibiydi.Dipten taradıkları çamurları deniz tarafındaki seddenin yanına büyük öbekler şeklinde yığmışlardı. Hemen ilerde önümde ördekler süzülüyordu.Kendimi her nekadar saklamaya çalıştıysam da başarılı olamadım.Bulunduğum yerin altındaki sazlıklardan sakarmekeler birer birer ortaya çıkmaya başladı.

Gözlerime inanamıyordum yüzlerce ördek ,sakarmekelerle birlikte dolanıp duruyordu. Uykusunu alamamış elmabaş patkalar , fırsat bu fırsat dercesine gruptan telaşla uzaklaşan özgürlüğünü ilan etmiş üç dişi ,yeşilbaşlar,Aliağa kuş cennetinde çok yakından tanıştığım kaşıkgagalar ve tedirgin dişileri, birden dürbünüme takılan boynundaki beyazı gözünün arkasına doğru beyaz bir kıvrım şeklinde uzamış ördek..Dürbünümü yavaşça kuyruğuna kaydırıp emin oluyordum.İlerde boynunu uzatıp kanatlarını çırparak yükselen bir ördek,yolun kenarındaki sazlıklara doğru durgun su yüzeyine sessiz ve hızlı çizgiler atarak ilerleyen patkalar.. Hava kapalı olduğundan, renkler ışık altındaki aldatmacalarını yitirmiş, net ve duruydu.Bu renklere tablolarda raslamak, tuvallere yansıtmak, gerçek olmaktan çok uzak duruyordu.Hele onların bu renkleri büyük bir alçakgönüllülükle taşımaları inanılmazdı... Yukarıda ve ilerde martılar..Bir şahin..

Küçük göl (Kamil Abduş gölü) bugün oldukça misafirperverdi!Gözlerim saksağanları,leş kargalarını arıyordu.Beni Kazakistanda bile evimde hissettiren leş kargaları ;onlarsız olmazdı elbette!. Yorgun bedenlerini bütün tehlikelere açık suyun üzerinde uykuya bırakan son derece etkilendiğim su kuşlarına duyduğum hayranlık ve imrenme bile corvidaelerin beni esir almalarının önüne kesinlikle geçemiyordu.Oysa su kuşları uçuyorlar, sonra yüzüyorlar gölden ve denizden bir yatakta uyuyorlar.Uyandıklarında yataktan yüzerek kalkıyorlar ve hemen orada duşlarını alıyorlardı.Canları isterse yürürlerdi de elbette..Onlara gerçekten hayrandım.Buna rağmen avaz avaz bağıran bir leş kargası,bacada saklanan parlak gözlü bir küçük karga görmezsem içimde o gün sevdiğini görememiş bir insan gibi boşluk hissediyor,koordinatlarım şaşıyordu.Ne yaparsam yapayım bütün gördüğüm ve göreceğim kuşların rakibiydi onlar..

Bütün gölün çevresini uygun giriş noktalarından dolaştım.Aslında kendi kendime sözüm var: ”Bundan sonra teleskop olmadan sulak alanda kayıt atmayacağım!” diye.Bu nedenle ördekler inanılmaz bir şekilde dürbün mesafesinde olsa da kayıt atmayacağım.Kararlıyım.

Ancak, yaklaşık 1300 ördek (ki bunlar arasında tanımsız olanlar da var); seddenin deniz tarafında ve gölde 1600 sakarmeke ,400 adet karabaş martı,800 adet kara gagalı, pembe ayaklı,oldukça iri , kuyruğunu koyu renkte gördüğüm 1.kışında gümüş martı,saksağan,leş kargası,küçük kargalar ve kaya güvercinleri sevenlerine haber vermemi istedi...Karşı koyamadım.

Kalbinizdeki kanatların artması dileğiyle hoşçakalın.. /Bahar