Ahşap kolonlar üzerinde inşa edilmiş kamp. Merdivenle
çıkılan alan gözlem ve yemek alanı. Çizmeler merdivende çıkarılıp orada
bırakılıyor. Aynı alan bir koridor boyunca karşılıklı sıralanmış bölmelerden
oluşuyor. Ben doğrusu daha ilkel bir yer beklediğimden , çok güzel geldi.
Cibinliğimi yanıma almıştım ama her yatağın kendi cibinliği vardı ve bölmeler
saz ile ayrılmıştı. Yataklar tertemizdi. Düşündüğümün aksine her şey buraya
kadar iyiydi. Ben ikinci bölümü seçtim. Holy benim yanımdaki bölmeye yerleşti.
Bizden başka iki gözlemci daha var. Kesik kesik bir tıkırtı ve ince ıyk
ıyk sesler . Fareler vardı . Daha doğrusu Sıçanlar. Farenin büyükleri.
Cibinliğimi sıkıştırdım. Ordan burdan biraz horlama sesleri geliyordu .
Uyumuşum. Birden gece yan bölmeden gelen bir çarpma ve sesle uyandım. Sonra
olay sabah anlaşıldı . Koca bir sıçan yastığının üzerine çıkmış , kafasını
çevirirken birden görmüş. Ben fareden , sıçandan korkmam da sürü halinde olursa
zor tabi. Neyse nasıl olduysa uyudum ve sabah oldu. Hemen kalktım ve doğruca
duşa gittim. Döndüğümde kahvaltı hazırlanıyordu. Hemen eşyalarımı topladım.
Soğuk duş iyi gelmişti . Kamp işini çok iyi çözmüşlerdi bence. Kamp yeri çok
güzeldi . Gözlem için tam anlamıyla harikaydı. Çay ve kahvemiz vardı.
Kahvaltıda yağmur başladı ve giderek hızlandı . Biz de birkaç saat buradan
gözlem yapmaya karar verdik. Zaman zaman hafifleyen zaman zaman hızlanan bir
tempoda yağış sürdü. Tam bu sırada diğer iki misafir gözlemci Taçlı
Güvercin haberi vermez mi ! Hemen teleskobun başına geçtik. Bu defa da yağmur
altında bir ağaçtan başka bir ağaca geçip orada verdiği pozları izledik.
Renkler daha belirgin tacı ipeksi , yanda beyaz kocaman lekesi bordomsu
göğsü ve grimsi mavi renkleri ile harikaydı.
Sonra
iki Altın Çiğdeci (Golden Myna) ve sarı kulaklıPapua Balkuşu (Mimic Meliphaga) kendini gösterdi. Sonunda yağmur dindi ve
biz çizmelerimizi giyip tekrar kayığa döndük. Yine Güneye doğru nehirde yol
aldık . Önceden belirli duraklardan birine yanaştık . Bataklık ormanına daldık ..Benim için başka bir uğraş
başladı . Güneydoğu Asya da maalesef bu güzelim ormanların çamurlu alanlarında
sülükler var. Hele böyle bir yağıştan sonra kaçmaz! Tabiki çizmenin üst
kenarlarına doldular . Jimmy yardım etmese çok zordu . İnanılır gibi değil Josh
‘a tırmanıyorlar , Holy rahatlıkla tutup ayıklıyor üzerinden hatta zaman zaman
benimkileri de .Yine epey bir deet kullanmama rağmen sülükleri etkilemiyor.
Kuşçu olmayan kimsenin , sıçanlarla yatmayı , sülükler
tarafından ısırılmayı anlamasını kimse bekleyemez . Bu
muhteşem kuşları görmek bütün bu sıkıntıları görülmez hale getiriyor.
Hemen ölü bir ağaç kütüğü üzerine konan Kırmızı İncir Papağanı (Double eyed Fig-Parrot) , yine ilklerden Sarı çizgili Lori (Yellow streaked Lory) , Boyalı Loriket (Red flanked Lorikeet) ile türleri gözleyerek devam ediyoruz. (Fotoğraf : Altın Çiğdeci - Golden Myna image by J. Bergmark) Hepsi kurulanma telaşında . O sırada benim için yine özel bir kuş patikayı geçip dal çıkıntısına oturuyor. Mavi Çilardıcı (Blue Jewel Babbler) ! Bembeyaz gerdanı ve koyu mavi renkleriyle sade güzel bir kuş. Varirata’da iki tür görmüştük . Mavisi üçüncü türüm. Çilardıcıgiller 2 Cins ve 12 tür zaten. Benim yeni ailelerimden. Yine yeni ailelerimden olan Avustralya Meyvecileri ailesinden bir çift Yellow billed Longbill etrafımızda dolandı. Bu aile 4 cins ve sadece 10 tür. Bu turda 7 türünü gördük. Sonunda büyük sürpriz , nadir gözlenen endemik bir tür yuvada oturuyordu: Tarçın renkli Yer Kumrusu (Cinnamon Ground Dove) ! Tarçın renkli kanatları gri mavi çizgili ,aslında yuvada olduğundan görünmeyen sarı bir karnı olmalı. Öğle yemeği için kampa döndük . Yemekte Golden Cuckooshrike ile zaman geçirdik. Tekrar ormana döndüğümüzde bu kez yine bir Kral Cennetkuşunu(King Bird of Paradise) gösteri alanında “üzümlerini “ sallarken gördük. Bu deyim Josh’a ait . Bizler de öğrenmiş olduk. Seyrine doyum olmaz gösterisi de Krallara layık ! Aslında Cennetkuşlarına alışmaya başlamıştık.
Akşama doğru Kiunga’ya yine Flyriver dan dönüşe geçtik. Birkaç Halkalı Has Güvercin (Collared İmperial Pigeon) sürüsü gördük . Fakat yağmur hızını arttırdı ve Kiunga’ya dek göz açtırmadı . Kiunga da indik , Alec çizmelerini verdi fakat botları ıslanmasın diye kıyı köye emanet bıraktığından yola yalınayak devam etmek mecburiyetinde kaldı. Holy ile çok güldük , hem özür diliyor hem de gülmekten kendimizi alamıyorduk. Komik bir manzaraydı doğrusu. Otele yürüyerek döndük .