Tabubil’
de ikinci gecemizden sonra sabah yine pırıl pırıl bir havada son bir kez daha
gözlem yaptık. Baykuşgillerden , Yeni Gine Bubuğu (Papuan Boobook) ilk türümüz
oldu. Yolda iki önemli durağımız var . İlki Dablin Creek Road hemen Tabubil de
; ikincisi de meşhur Km. 17.
Bir
andan sonra gördüğüm Cennetkuşları normal gelmeye başlıyor . Hergün mutlaka
Cennetkuşlarından birden fazla türü görüyoruz. Bir gördüğümüzü de bir daha
çoğunlukla görmüyoruz. Bambaşka bir coğrafya ve doğada olduğumuzun kanıtı. Adeta
görsel bir şölen içinden süzülüyoruz. Hava bizden yana! Bir ara Gökkuşağı
çıkıyor ama uzaklarda . Josh inanamıyor , günlerdir bir kez kısa sağanak yağmur yaşadık.
Alışılmadık güzel hava da bize bol tür getiriyor. Kuşlar apaçık ortada . Hedef
türlerimiz için yol boyunda Glen meyveli ağaçları arıyor. Birinin önünde
beklemeye başlıyoruz. Yol boru hattı nedeniyle açılmış. Son derece dik bir yol.
Kısa setlerle kesilerek dimdik devam ediyor. İnip çıkmak gerçekten
kendi adıma soluk kesiyor. Meyveli ağaçtan Josh aşağıya , Glen yukarıya kuş
bakmaya gidiyorlar. Önce aşağıya iniyoruz ki Glen’den kuş haberi geliyor. Bu
sırada meyveli ağaca gelen iki erkek Muhteşem Cennetkuşu (Magnificient Bird of
Paradise) , Beyaz etekli Parotya (Carola’s Parotia) yı ağaçtan kaçırıyor! Zamanımız
sınırlı olduğundan daha fazla bir kez daha gelir mi diye beklemiyoruz. Güneşli
hava iyi derken bazen de güneşli havanın kuşu tekrar görme konusunda yardımcı
olmadığını söylüyor Josh.
Zaten dik yokuştan bir aşağı bir yukarı derken yorulduk! Sabahın erken saatinde bu kısa zaman süresinde yine güzel türler gördük. Apaçık poz veren Sarı gözlü Sığırcık (Yellow eyed Starling) , Balkuşugillerden yakışıklı Kırmızı Mizomela (Red Myzomela) , çok güzel Turuncu göğüslü İncir Papağanı (Orange breasted Fig Parrot) gibi öne çıkan türler oldu ! Benim için en önemlis, erkek bir Benekli Islıkçı (Mottled Berryhunter) ! Benekli ıslıkçıgiller ailesinin tek türü . Tek başına bir Aile ve bana yeni !Yine Kara kanatlı Monark , Uzun gagalı Balkuşu ve diğerleri türlerimize ekleniyor.
Kiunga' ya doğru tekrar engebeli ve zor yola dönüyoruz. Yolda yine türler eklerken listemize harika bir erkek yeni Gine kuşu ; Papua Boynuzgagası (Blyth’s Hornbill) ekleniyor. Birkaç saat yol aldıktan sonra Km: 17 ye geliyoruz. Bütün öğleden sonramızı buralarda geçireceğiz. Aslında biraz geç öğleden sonra. Km:17 nin ünlü olma nedeni David Attenborough’un 1990 larda Cennet kuşlarını filme aldığı bir yer olması.
Attenborough’un bir diğer ağacından (yandaki fotoğraf)) sağa dönüp Büyük Cennetkuşunu aramaya
gidiyoruz. Gösteri ağacının en üstünde ,
gölgeler içinde bir erkek Büyük Cennetkuşu (Greater Bird of Paradise) var
ama bu bir lek , bir tane daha var. Henüz dansa başlamadılar , bir iki
alıştırma yapıyorlar. Dişiler henüz görünürde yok. Çok geçmeden dişi görünüyor
ve muhteşem renkteki tüyleri ile dansa başlıyorlar ! Sesleri için aynı şeyi söylemek imkansız olsa da
benzersiz renklerdeki kostümleri içinde muhteşem ışıklı bir gösteri sunuyorlar. Kitaplarda
yazar ya rüya mı gerçek mi diye insan kendini rahatça izlerken kaybedebiliyor.
Bu dakikaları fotoğraf çekmek için harcamak da hiç istemiyorum aslında ..
Tam bu sırada Glen başka bir sinyal veriyor. Mücevhere yakışan kırmızı rengi ve bembeyaz karnıyla bir Kral Cennetkuşu (King Bird of Paradise) meyveli ağaca atlıyor. Kendini açık açık gösteriyor. Cennetkuşları , Manukotlar dışında telli kuşlar . Raggiana , Büyük ve Küçük Cennetkuşu veya Kral Cennetkuşu , Parotialar , Mavi ile 12 telli Cennetkuşu ve kesinlikle en muhteşemi Mavi Tuğlu Cennetkuşu (King of Saxony Bird of Paradise) gibi genel olarak ,kiminde kuyruklarından sarkan , kiminde sorguç ,kiminde tuğ şeklinde teller , daha doğrusu tel gibi tüyler var. Kur danslarında çok kullandıkları bir gerçek. Astrapia larda ise kuyruklar inanılmaz! Kurdeleler bağlamışlar , kiminde bembeyaz kadife gibi , kiminde uzun geniş dalgalı..
Biraz sonra patikadan Kara başlı Pitta (Hooded Pitta) geçtiğini görüyoruz.
Yine Cennetkuşlarından harika bir tür Borazancı Manukot (Trumpet Manucode) ! Yavaş
fakat akıcı hareketlerle yer değiştirirken oldukça heyecanlı dakikalar
geçiriyoruz. Dönüşte , David’in ağacından bu kez sola dönüşe geçiyoruz. Akşam olmaya
başladı . Josh biraz oyalanıyor . Hava kararıyor. Ben bir an önce araca dönmek
istiyorum . Yorulduk , daha gidecek yolumuz var. Fakat bütün nadiratlar gece olmasını beklemiş
meğer. Hayatımda herhalde bir daha da görmeyeceğim bir olay oluyor . Josh ,
öten Wallace Egoteli (Wallace’s Owlet-Nightjar) ni bulduktan sonra , teleskopta alçak bir dalın üzerinde
emniyetle uyumaya çalışan Yeşil gagalı Kestane Yelvesi (Red necked Crake)( Foto : J. Bergmark) ni yakalıyor. İnanılmaz ,dalın üzerine tünemiş Yelve geceliyor. Hepimiz sürekli
teleskop sırasındayız ! Bana uykulu
gözle bakıyor gibi gelse de Josh onu flaşıyla uyandırıyor. Haydi artık dönelim
diye düşünürken bu defa yine büyük bir çalıda Lowland Ringtail , bir sincap
türünü buluyor. İlk kez fotoğraflandığını düşünüyor! Sonunda Josh keyifli ve
haydi artık dönüyoruz diyor. Tam giderken bir hışırtı ve Glen bizi durduruyor .
Ben hiçbirşey görmüyorum . Birden ayağını yere sert vurmaya başlıyor ve sonra patikadan ayrılıp dalları falan oynatıyor ve bize haydi geçelim diyor. Neydi o
! Ne olduğunu anlamasam da az daha üstüne basacağımız bir yılan olduğu netleşti.
Kiunga ‘ya otelimize varıyoruz. Yine demir kapılar
ardından giriyoruz. Açık koridorun en sonundaki oda benim . Perdeler biraz
zayıf olmakla birlikte herşeyi var. Güzel bir duş , kuş listemiz ve yemek . Gece birden
uyanıyorum. Çok yakından öpücük sesleri geliyor. Sanki odanın içinde! Bütün
ışıkları yakıyorum. Söndürüp dışarıya bakıyorum , üstelik ayışığı da yardım ediyor . Sesler yakın gibi . Tekrar bütün ışıkları yakıyor uykuya
dalıyorum.
Sonradan yazmayı unutabilirim belki hemen not edeyim. Bu ses Asian House Gecko lardan geliyormuş. İki gün sonra tekrar aynı otele döndüğümde banyonun tavanı ve duvarları dahil kesinlikle abartmıyorum 50 den fazla Gekko vardı odamda . Koridor da onlarla doluydu. Odanın kapısını zor açtım.