Instagram

GÜNEYDOĞU SINIRLARDA GÖZLEM GEZİSİ

Güneydoğudan haberler;

Geçen hafta sonu 3 gün Murat Bozdoğan’la Şanlıurfa nın güneyinde Akçakale , Harran ovası, Tektek dağları ,Ceylanpınar ve Kızılkuyu’yu kapsayan bir gözlem gezisi yaptık. Daha önce gözlem yaptığımız alanlardaki kuşlarımıza yeniden baktık.. Merak ettiğimiz alanları keşfe çıktık.

Çöl koşarları her yerdeydi,ikişer, dörder ve hatta yedi bireylik sürülere rasladık. 35 bireylik bir kılkuyruk bağırtlak sürüsü üzerimizden geçti . Bir Tahtalı grubu bizi sevindirdi.Genç ve erişkin Boz Alamecekler serçe gibi dolaşıyordu. Dağ Mukallitleri, Boz ve Aksırtlı Kuyrukkakanlar ,bol bol Kumrular , Çorak ve Tepeli Toygarlar, genç ve erişkin Kızıl başlı ve Kızıl sırtlı Örümcek kuşları ve güne imzasını atan biri genç diğeri erişkin iki Akçaylak ile ilk günü tamamladık. Yol boyu sıcak ve toz ayrılmaz arkadaşlarımız oldu. Öyle ki döndükten sonra ,dün kiralama şirketi aradı ;”Bahar hanım siz nerelerde gezdiniz merak ettim, hala arabadan tozları temizleyemiyoruz. “ diyordu.Yöre halkına göre hava, bahar havası ve Murat’a göre , bu toz hiçbir şey değildi. Sürmeli Kızkuşu arazisinde fazlasını gördüklerini söyledi.


Harran ovası ve Akçakale tamamiyle ağırlıklı olarak pamuk ve görece daha az olarak mısır ekiliydi. Bu alanı bitirmeden bozkıra ulaşamıyordunuz. Ceylanpınar’da Tigem’lerden birine uğradık. Kafeste buldukları yaralı hayvanlar olduğunu söylediler. Saçma yemiş Kılkuyruk Bağırtlaklar kafeste geziyordu.

Büyük Kızkuşu izlerini de sürmeye çalışıyorduk. Dereler öyle kuruydu ki artık nerede su olabileceğini hesaplayarak herhalde bulunabilecek her su birikintisini bulduk diyebilirim. Fakat onlar da tüm otlatılan koyun keçi sürüleri için vaha niteliğine bürünmüş durumdaydı.

Dönüşte yol çalışmaları nedeniyle yolumuzu birden kaybettik. Böylece Harran ovasını köy köy bir ileri bir geri dokuyup durduk. Dolanıp dururken gün batmaya başladı. Kesinlikle söyleyebilirim ki Boğaz’daki gün batımının herhalde tek rakibi Harran’daki gün batımıdır.


Ertesi gün Harran’lı bir çiftçi rehberliğinde Tektek dağlarına doğru sabah 6:00 da yol aldık. Bu arada tüm Harran ovasına su getiren kanal ve kanaletler ile pamuk ve mısır tarlalarını geçerek gidiyorduk. Alana geldiğimizde yeşil arıkuşları ile kumrular bizi karşıladı. Yarım saat sonra Kılkuyruk Bağırtlaklar birer üçer gelmeye başladı. Küçük bir göl ve ince bir dere yanında epey bir zaman geçirdik. Dere ve Yeşil düdükçünler,Turaçlar, Kum Keklikleri, Gök kuzgun, nefis bir Çalı Bülbülü , her yerde Kukumavlar, yine Çöl Koşarları , Sarı Kuyruksallayanlar, Boz ve Aksırtlı Kuyrukkakanları gözleyip notlarımızı yazmaya başladık.

Sonra bize Trakus’tan Hüseyin bey de katıldı. Tam alanı terk edeceğimiz sırada , su kenarından uzak bir tepe üzerinden havalanıp ardında kaybolan Büyük Kızkuşu kanat ucu farkıyla kaçtı. Hüseyin bey bu sırada kanat altını çekmeyi başarmıştı.


Diğer bir alana geçtikten sonra rehber çiftçimiz ve Hüseyin bey ayrıldılar. Biz de Kızılkuyu ' ya doğru yola çıktık. Koruma alanları olduğundan izin almak gerekiyordu. Yolda haber verip izin aldık. Kızılkuyu son kelebek beklentimi de ortadan kaldırdı. Murat, büyük mağaramsı bir taşın altındaki gölge boşluğunda Karasırtlı Kuyrukkakanı buldu . Sıcaktan kuşların bazıları yerdeki taşların gölgelerine sığınıyordu. Fakat Ak sırtlı Kuyrukkakanlar hayret verecek bir şekilde kızgın güneş altında rahatça dolanıp duruyorlardı. Küçük Alamecek ve Boz Serçe arayışımızdan sonuç alamadık. Kum Keklikleri, Çorak,Bozkır ve Tepeli Toygarlar , Serçeler bizi yalnız bırakmadı. Yine bir Gökkuzgun ve Çalı Bülbülü günümüzü süsledi.


Son gün yine Harran ve Akçakale’de öğleye kadar gezindik. Bu defa karşımıza Alaca Yalıçapkınları ,Küçük Balaban,Dik kuyruklu Ötleğen,Küçük Ak Balıkçıl,genç Gece Balıkçılı, çok açık renklerde bir kukumav,bir birey Kocagöz,Kır ve Kum Kırlangıçları ve sonunda iki Boz Serçe çıktı..Alaca Yalıçapkınları pamuk tarlalarının aralarında dolanıp duruyor ve beton kaplı sulama kanallarından balık avlıyorlardı.

Harran’dan ayrılırken biraz da turistik bir ziyaret yapıp Halfeti’ye hareket ettik. Oradaki bir Harran evine yaptığımız ziyarette 1995 den sonra suya kavuştuklarını söylediler. O yıllara kadar artezyen kuyularından sularını elde ediyorlarmış. En son 321 m. de su bulduklarını anlatıyorlar. Hayatımız çok zordu diye ekliyorlar. Sulama projesinden önce tarım yokmuş. Onlar 250 yıldır evlerini bırakmamışlar. En son benim yaşlarımda olan babaları o evi artık terk edip Kaymakam’ın ricasıyla turizme açmış. GAP projesinin diğer bir yanını da bu gezide anlamış olduk. Tarım aslında sadece pamuk değildi o projeye göre; ancak onun getirisi iyi olduğundan , projede öngörülen tüm ürünler tercih edilmemiş.


Halfeti de kelebekler bizi bekliyor zannederek yola koyulduk. Değirmen yolu suyun en yüksek seviyesinde olduğundan kelebeklere uzaktan bakakaldık. O sıcakta Halfeti kayalıklarında kelebek arayışlarım sadece Mücevher Kelebekleri ile son buldu. Büyük Kaya Sıvacıları, Dağ Mukallitleri , Kızıl Kırlangıçlar, Alaca Ağaçkakan , Kara Kulaklı Kuyrukkakan Halfeti türleri olarak kayda geçti.

Sonuç olarak benzersiz güzellikte habitatlardan geçtik,çoğu türümüze ulaştık ,hasret giderdik. Ancak bize göre kuşlar ve kelebekler dışında çok değişik bozkır/çöl türleri görmeliydik diye düşündük. Antep’e doğru yol alırken Tektek dağlarının çevresinden kendimi Harran’a bakarken buluyordum. Yöre insanı, yaşamı, renkleri, tozu , sıcağı ,evleri, kuşları ve benzersiz gün batımıyla Harran halen aklımdan çıkmıyor.


www.baharca.com sitesinde bulunan tüm yazılar, belgeler, listeler ve fotoğrafların tümünün kullanım hakkı Bahar Bilgen'e aittir. 2. şahıslar tarafından kopya edilemez, kullanılamaz ve izinsiz kaynak gösterilemez. Her hakkı saklıdır.