Almaata'dan merhaba;
Almaata ya iş için geldiğimde Merkeze iki gün daha kalacağımı ve ondan sonra döneceğimi söyledim. 15.05.2004 de sabah 7:00 akşam 20:00 arası bir günlük kuş gezisinde gördüğüm kuşların bir listesini de aşağıya ekliyorum . Bunu derken hemen bir düzeltmeyi de eklemek isterim. Kuşçu rehberim gördüğüm ve Büyük Örümcek kuşu olarak tanıdığım kuşların; buraya özel Steppe Grey Shrike olduğunu , Lesser grey Shrike dan büyük olup Great Grey Shrike a çok benzediğini , kuyruğunun ondan daha kısa olduğunu anlattı. Büyük örümcek kuşunun kocaman gagası sayesinde büyük kertenkeleleri rahat avladığını da ekledi. Alma Ata da kışın görülüyor. Anlayacağınız efsane sürüyor daha..
Yine iş sırasında Çütrelerin yol kenarındaki yapraklı ağaçlarda ailece gezdiklerini farkettim. 6 veya 7 bireylik aileler her yerde... Dağda ise Kara İskete aileleri her yerdeler. Ne enteresandır ki buranın doğal kuşlarından olan Akça Baştankarayı (Azure Tit ) ise hiç göremedim. Rehber, Büyük Baştankaralar gelerek Akça Baştankaraları uzaklaştırdığını , alan tutmanın önemini anlatıyor. Maskeli kuyruksallayan ile göz göze geldiğimde bir büyücüye bakıyormuşum gibi bir hisse kapıldım. Sarı bir yüz üzerinde gözler ve gaga çepeçevre gerdan ve göğüs altından sırta kadar simsiyah. Kanatta siyah var. Diğer taraflar beyaz. Aslında kara çarşafa sarılmış hatun gibi duruyor. Bu kuşu ve bir çoğunu , her sabah Alma Ata'dan şantiyenin bulunduğu Beriktaş' a giderken iki saat süren yolculuk sırasında, yol üzerinde keşfettiğim bir göl ve yıkıntılar arasında küçük bir yerde buldum. Her sabah 7:30 da burada yarım saat işe gitmeden kuş gözlem molası veriyordum. Gece ise şantiyeden saat onbir on iki de döndüğümden gözlem yapamıyordum.
Pazar günkü turda seçimi mi Tien Shan dağlarının Kırgızistan sınırlarına yakın tepelerinden yana kullandım. Çöl de düşünüyordum ancak Dere kuşu, Aynak , Urkeklik ve ötücü kuşları seçtim. Daha doğrusu kitaptan daha hiç dokunmadığım kuş cinslerine bir geçiş yapmak istedim. Zaten rehbere en başta söyledim : ben daha 207 tür gördüm nereye olsa giderim ister çöl, ister dağ. Tüm ayrıntılara inmesinin nedeni de benim henüz çok yeni bir Kuş Gözlemci olmam.
Tur gününde başlangıçta 1.5 karatavuk büyüklüğünde bir kuşla karşılaştık.Bu kuşa sonra iki kez daha rasladık adı Blue Whistling-thrush. Mor ile koyu mavi arası bir rengi var ,bizim çocukluğumuzda çivit adında çamaşırda kullanılan bir toz vardı. Tam çivit mavisi .Sonunda bir derekuşu. Brown dipper. White throated dipper buralarda her zaman görülürmüş. Ama Brown Dipper çok seyrekmiş. 3300m. yükseklikte Güldenstadt Redstart yani Büyük Kızılkuyruk izlemek harikaydı. Kayanın üstünde uzun uzun poz verdi. Yaklaşık 3000m. lerde sonunda Himalaya Urkekliğiyle tanışmak benim kadar Svetlana' yı da heyecanlandırdı. Bir kayanın gölgesinden yavaşça otlaya otlaya çıktı . " Now open! Open!" diye seslenirken bende seni seviyorum Svetlana diye ona tezahürat yapıyordum. Göknar Kargası da pek anlatılmaz yaşanır bir kuştu açıkçası. Sakallı akbabayı taaa yukarlardan aşağıya bakarak izlemek çok keyifliydi. Uçan halı ! Kaya Kartalını kovalayan bir Kuzgun ve ikisini de önüne katan Kara Leş kargası ikisinin de hakkından geldi. Gezi Himalayan Rubythroat ve diğerleriyle sürdü . Bu kuşa Himalaya yakutgerdanı diyebilirmiyiz bilmiyorum. Sarı karınlı kocabaş da yine çok hoş bir kuş. Rehberim bana gezide ,hayret ettiğini çünkü common olan değil de hep rare olan kuşlara rasladığımızı söyledi.
Biraz rehberimden sözedeyim. Svetlana son derece usta bir kuş rehberi. Eşi de İngiliz ve kuş turları organize ediyormuş.Yaşı kırkın üzerinde. Aslında uzmanlık dalı av hayvanları. Dağda leoparlar olduğunu ve yediği hayvanları falan anlatıyor. Kuşçuluğa çok yavaş girdiğini söylüyor. Kuşçular az sayıdaymış orada. Ornitologlar var ama İngilizce bilmedikleri için rehber de olamıyorlar diyor. Kazakistan'a; Hindistan'dan ,Sibirya'dan ve Avrupadan üremeye gelen çok kuş oluyormuş. Buraya ait resimli bir kitapları yok .Elinde Hindistan'ın resimli bir kuş kitabı ile ve bizim kullandığımız Lars Svenson un kitabıyla geldi. Kazakistana ait gördüğü kuş adedi 359; dünya sayısı ise 1300 imiş. Eşinin ise dünya sayısı 3200 falan. Alt türleride sayıyorlarmış. Listeleri de hep alttürle dolu.Örneğin saksağan aslında sizinkinden değişik beyazı daha fazladır diyor. Ben baykuşlar konusunda neler yaptıklarını sorduğumda eşinin adeta bir baykuş eksperi olduğunu ekledi. Ancak konu dağıldı ,tam olarak deneyimlerini öğrenemedim. Hep aynı yerlere gitmek yerine yeni yerler de keşfetmeye çalıştıklarını ekledi. Ben kuşu dürbünle izlerken Svetlana bana kuşu yavaşça çok hoş masalsı bir tarzda anlatıyor. Dikkat etmem gereken yerleri tek tek bu anlatımında dile getiriyor. Kayıtları kesinlikle yazmıyor. Elinde sony marka bir ses kayıt cihazı var.
Arabaya oturunca kuşun veya kuşların adını, nerde gördüğünü, kaç adet olduğunu banda kayıt ediyor. Bazen sesleri de kaydediyor. Onları sesleri tarif edebilmek için aldığını söylüyor. Akşam da kaydediciden bilgisayara geçiyor. Kesinlikle pes etmiyor. 2800m.de fır döndürüyor insanı. Sesleri çok iyi tanıyor. Genelde en zor kuşları sesi duyduktan sonra mutlak buluyor. Kargaları sevmiyor. Duvar Tırmaşığı duyunca kendini kaybediyor. Alma Ata' ya önceki gelişimde 14 Ocak da yaklaşık 2500 m.lerde bir yapının üzerinde gördüğüm ve fotosunu çektiğim Duvar tırmaşığı söyleyince çığlıklar falan attı. Ona hemen e postayla yerini ve kuşun fotolarını gönderdim.
Anlayacağınız Svetlana da bana sık sık sevgili kuşçu arkadaşlarımızı hatırlatıyor. Sizleri özledim, bizim oralarda kuşa gitmeyi de !
Çoook sevgiler