Kuşa gitmek istiyoruz ve de kuşa doymak istiyoruz! Canan , İhsan ve ben Enez'de kalalım o zaman dedik. Evrim'in gelişine ayarladık . Çok da iyi ettik. Keskin gözlerinden hiçbirşey kaçırmadı tabi .Israrlarımıza dayanamayan Ayşin de gezimizi renklendirdi . Çok erken yola çıktık . Trakya yol boyu karlar altındaydı . Sıcaklığı kontrol ettiğimizde - 8 C olduğunu gördük. Hazırlıklıydık tabi . Kat kat giyinmiştik . Yolda kısa bir kahvaltı molası verdikten sonra İpsala üzerinden Yeni Karpuzlu'ya doğru yolumuzu belirledik. Belirledik belirlemesine de inanılmaz Tarla Çintesi akını bizi oldukça sık yolda durdurdu. Hiç böyle bir manzara görmemiştim o güne dek. Tellerin üzeri Tarla Çintesi dolu . Yol boyu boş tel yok gibi! Yüzlerce idi ; Yeni Karpuzlu'ya kadar binlerce oluverdi. Aralarına neler karışabilir diye de titizleniyorduk . Sadece 2 Söğüt Serçesi bulduk . Ara ara Sığırcıklar kendini gösterdi.
Dsi seddesinde ve yol boyu yolun kenarındaki kanalları kontrol ediyorduk. Yine 500 den fazla Tarla Çintesi vardı. Seddelerde 200 e yakın Küçük Karabataklar , Karabataklar ,Gri ve 40 cıvarı Büyük Ak Balıkçıllar vardı. Saz Deliceleri arttı . Kuğulara çok heveslenmiştik. Uçan 15 Kuğuyu da kaydettik. Fakat Kış ortası Su Kuşu sayımlarındaki populasyonu asla göremedik. Yine de genç bir Ak Kuyruklu Kartal bizi avuttu . Ben biraz tarıma açılan alanların çok genişlemiş olduğu paranoyasına kapıldım .
İlk durağımız Gala Gölü oldu.
2000 e yakın Çamurcun ve Elmabaş Patka başı çekiyordu . Flamingolar vardı . Dağ İncir kuşlarından 7 birey saydık . Hava çok soğuk fakat güneşli apaçıktı . Biz de heyecanlıydık. Ben de ayağım kırıldıktan sonraki yürüme cihazını terkedip ilk botumu bu gezide giymiştim. Çok da isabet oldu. Artık cihazla yürüyemeyeceğimi tam olarak anlamış oldum. Ah şu kuşlar ve kuş dostları ! Dönüşte biraz Bücürmene'ye baktık. Ne özlemişim burada kuşa gitmeyi ! Sanıyorum en son Murat ile Çizgili Kumkuşu aramaya gelmiştik. Ne kadar kıyı kuşu varsa uçurduk ama sonuç alamadık .Çok olmuştu. Hepimiz çok erken kalkmıştık. Gün batımına dek arazi yapmıştık. Yorgunduk hemen yattık .
İkinci gün yine soğuk fakat güneşli bir havada Liman gözlemindeydik. Kulaklı Batağan arayışlarımız sonuç vermese de eğlenecek epey tür bulduk . Tarakdişlerle , Poyraz kuşlarıyla , Karaboyunlu Batağanlar , Martılar ve özellikle Akdeniz Martıları ile zaman geçti . Oradan Bücürmene Lagününe geçtik. Taşaltı Lagününün altındaki küçük lagün malzeme almışlardı ve bozulmuştu . Oysa Kızıl Kumkuşlarının en sevdikleri yerlerden biriydi orası . Canan Bücürmeneye bir kez daha hayran kalıyordu. Ben ise nerdeyse eski sevgilime kavuşmuş gibiydim. Fakat o da ne ! Belediye ye ait 2 kamyon , Dalyan gölünün kıyısına harabe binanın yanına kurulmuş bir kepçe .. kum çekiyorlar .
O bir yana ; Deniz kenarından asla harabe binaya önceleri kesinlikle gidemezdiniz. Şimdi deniz kıyısından boğaza kadar dolgu bir yol var . Bu yol boğazdan dönerek harabe bina ile birleşiyor. Dolguyu ne ile yapmışlar derseniz molozlar inşaat atıkları , çerçöp naylonlar .. Orada yürüdükten sonra döndük kamyonların geçtiği aşağıdaki yola . Bu yol da direk harabe binaya gider . Buradaki manzara daha da dehşet verici . Molozlar dolguya hakim maalesef . Her zaman gözleme giderken eğer bildiğim bir alana gidiyorsam hep bir paranoya içinde olurum. Nasıl bulacağım diye. Istemediğim halde paranoyam gerçeklerle yer değiştiriyor. Daha önce burada gördüğüm Akça Cılıbıt , Bataklık Kırlangıcı , Kızkuşu yavruları aklıma geliyor. Tabi sadece benim değil , hepimizin canı sıkılıyor. Gözleme yine devam ediyoruz. Lagünlerde günü bitiriyoruz. Fakat bu akşam muhabbet var . Geç yatacağız ! Unutulmaz bir muhabbet dönüyor akşam :)
Sabah yine gözlemdeyiz . Yeni gelenler var lagünlere. Kılıçgagalar , Kaşıkçılar , Tarlakuşları , Boğmaklı Toygarlar , Çayır İncirkuşları ,Karagagalı Sumrular yeni gelmişler . Hemen de kur davranış ve ötüşlerine geçenler Toygarlar ,İncirkuşları ..
Çok güzel bir gün . Saat 14:00 cıvarı yola erken çıkıp ,İhsan'ı gece ışıklarında yormadan geri dönmek istiyoruz . Fakat Bücürmeneyi bu halde bırakmamaya kararlıyız. Belediye de soluğu alıyoruz. Önce Başkan yardımcısı ile görüşüyoruz. Kumu onlar alıyorlarmış. İyi de diyoruz bu kadar kumu ne yapacaksınız. Diğer belediyelere kaldırım ve kilit taşı yapıyorlarmış. Ben çektiğim fotoğrafları gösteriyorum. Moloz dolgular ! Tabi bir şey diyemiyor. Gala gölü konusunda endişelerimizi söylüyoruz. Kaymakam ile görüşün diyor. Oradan Kaymakam'a gidiyoruz. Bizi hemen kabul ediyor. Ona da hem Gala gölü korku ve duyumlarımızı aktarıyoruz , hem de Bücürmene fotoğraflarını gösteriyoruz. İnanamıyor. Bu yapılan tamamiyle yasak diyor. Alan Sit alanı bir kere . Gala gölünün fotoğraflarını gösteriyorum. Şüphelendiğim yerleri . Aslında meteoroloji için kurulan yapının arkasında tarım yapılıp yapılmadığını konuşmak üzere DKMP Keşanı arıyor. Aynı zamanda Dalyan Gölü Boğazının genişletildiği ,çıkan kumun deniz kenarına oraya buraya dökülmüş olabileceğini söylüyor. Bu arada Gala Gölü Tabiat Parkının kamulaştırma ve mülkiyet konusu vb. gibi bir takım sorunları olduğu gerçeği de konuşuluyor. Kaymakam son derece ilgili bir hanım. Bir yazı yazarak durumu kendilerine de bildireceğimizi söylüyoruz. Kaymakamlıktan çıkarken bizi Belediye Başkanının beklediğini söylüyorlar . Belediye'ye geri dönüyoruz. Seçim yaklaşmış ve seçim çalışmaları hızlanmış durumda . Yine de o molozları kaldıracağını ve kum çekmeyi terkedeceklerini söylüyor. Biz de bir yazı ile durumu Kaymakamlığa bildireceğimizi söylüyoruz.
Döndüğümüzde , Gala Gölü tabiat parkı için ve Lagünler için ikişer yazı yazıyoruz. Enez Belediyesine , Enez Kaymakamlığına ve DKMP Ankara'ya. DKMP Ankara ; DKMP Keşan'a havale ediyor yazıyı. Beni aradılar . Lagüne gittiklerini ve molozları görmediklerini ,kepçenin orada olmadığını söylediler. Tabiki kaldırılmış ama yorumu o şekilde yaptılar da fotoğraflar var reddedilecek hali yok tabi. Belediye hemen herşeyi kaldırmış. Ben hemen kaldırmazsanız Ağustos 15 den sonra kaldırabilirsiniz dedim. DKMP den Gala gölü yazısına yanıt geldi.Biz ilgileniyoruz. Orada böyle bir sorun yok. Bazı mülkiyetler çözülüyor vb.
Bu arada yazdığımız aynı yazıları Doğa Derneğine de gönderdik. Onlar da Sulak alan sınırlarını, tampon bölge sınırlarını çalışarak üzerine detaylı sağlam yazılar yazdılar . DKMP ye Gala Gölü ile ilgili daha detaylı bir yazı gitti böylece.
Sonuçta ne oldu derseniz : Meriç deltasının sahipsiz olmadığı , kuşların hakkını savunanların olduğu anlaşıldı . Şimdi daha işimiz bitmedi . Yine gidip yapılanları kendi gözümüzle görmemiz gerekiyor.
Burada benim dileğim şu ; Bizler gözlemciyiz . Alanları tanıyan oralardaki değişiklikleri gören veya o alan hakkında düşünmeye başlayan bizleriz. Nereye giderseniz olumsuz bir gelişmeyi gördüğünüzde önce kendiniz takip edip sorun soruşturun. Konuyu enine boyuna araştırın. Dernekler tabiki yardımcı olur. Fakat siz olayı başlatacaksınız ve gerektiğinde destek alacaksınız. Yoksa bir derneğin adını tag layarak isim yazmak sorunu çözmüyor. Gördüğünüz olumsuzlukların veya o alana ait güzel bir öneriniz varsa onu da çalışarak ilgili birimlere sunun . Sonra gerekirse Derneklerden destek alın. Benim nacizane önerim böyle..