Jane ile yazışmalarda olası türler üzerine konuşmuştuk. O da çevresinde bir kaç arkadaşıyla görüşerek her zaman bahçesinde Kalifornia Bıldırcını gören arkadaşlarından bizim için bir randevu aldı . Onlar da nazikçe bizi çaya davet ettiler. Gittiğimizde yaşlı meşeler içinde arkası dere kocaman bir eve geldiğimizi sevinerek gördüm. Görüntüsü değişik . Evin bir ahırı revize ederek müze gibi bir yere nasıl dönüştüğünü göreceğiz .Kanada da önce evin mutfağına giriyorsunuz . Sıcak bir sohbet oluyor orada ya da veranda da .. Evin hanımı Lir sanatçısı .Eşi de sanatkar bir adam . Evin bütün detayları evin beyine ait . Her eşya kendi eliyle ya gezilerinden ya da tek tek seçilerek birleştirilmiş . Ortaya ise çok keyifli bir ev çıkmış . Buraya ekleyemediğim nefis bir çay masası hazırlığı var ki inanılmaz şık porselenlerde lezzetli kekler eşliğinde bir ziyafet . Sıkı durun kekleri evin beyi pişirmiş !

çaydan sonra bahçede bildircın aramaya çıkıyoruz ama olası yerlerinde bulamıyoruz. Sonra komşularının bahçesinde olabileceği varsayımıyla yine kocaman bir ev ve bahçesine giriyoruz . Az önce geçtiği yeri gösterince bulmak zor olmuyor . Maalesef üreme giysisinde olmamakla birlikte kertik kertiktir!

Akşam gün batarken Jane'lere doğru yola çıkıyoruz. Hugh motosikleti ile bize katılıyor .