Instagram

BOYUM 2 CM. KISALIYOR ! NASIL MI ? ( 12 TEMMUZ 2017 )

Dün gece gördüğüm bir rüya ile sıçrayarak uyandım. Rüyamı şöyle bir düşündüm. Kötü bir rüyaydı. Gece saat 3 cıvarıydı . Hayırdır inşallah dedim ama tam yorumlayamadım. Koyu renkli yırtıcı bir kuş uçarak üzerime doğru geliyordu . Bana sert bakıyordu. Korkmuyordum fakat, uçtu üzerime doğru geldi. Yaklaştı ve birden göğsüme yukardan aşağı bir pençe attı . O an uyandım. Bana neden bunu yaptı hala anlayamıyordum. Kuşları çok seven bana! Hayırdır İnşallah dedim. Tekrar uyumaya çalıştım. Sabah rüyamı hatırlamadım. Mayo almaya gidecektim. Kahvaltı, dükkan aramak ,yüzmek , Okyanus gözlemi heyecanı derken rüyayı unuttum.

Yüzdük , yemek yedik , dinlendik ve saat 15:00 de Açık Okyanus gözlemi için limanda hazırdık. Oceanodroma limana yanaştı . Katarina kullanacak . Hugo da yanında . İlk gördüğümde Hugo'yu Catarina'nın oğlu veya yardımcı öğrenci bir çocuk sanmıştım. Catarina'ya da sormuştum. "Kocam" deyince çok utandım , çok şaşırdım. Catarina boylu boslu Portekizli bir hanım. Hugo yarısı kadar ve çok genç görünüyor. Neyse Allah mesut etsin. Oceandromaya binmek üzere sıraya girdik . James ile Vivienne ve ben sıranın en önündeyiz. Oceanodroma bir Zodyak aslında . Ata biner gibi oturup tutunuyorsunuz. Kaptan en arkada . Bundan önce ben en arka sıraya oturmuştum . İkili ayrı koltuklar var. 7 sıra . Çünkü dalgada ön taraf çok vurur. Ata biner gibi oturduğunuz için dalgayla birlikte ayağa kalkıp tekrar oturmanız gerekiyor. Kamerayı da yanıma aldım. Çok heyecanlı ve neşeliyim. Okyanus gözlemlerini çok seviyorum. Arkadan ikinci sıraya oturmayı planlıyordum. En arka sırayı bu defa James ile Vivienne'e bırakıp yer değiştirecektim. İlk ben bindim. Ne olduysa iki saniye içinde aniden fikrimi değiştirip gidip en öne sağa oturdum. Geçen gün fena değildi. Daha rahat gözlem yaparım diye düşündüm herhalde . Bugün rüzgarın hızı da 8 knot . O nedenle rahat olacağını düşündüm.Herkes yerlerini aldı . Yanıma Frederick geldi. Video çekmeyi çok seviyor. Zaten bu güne kalanlar hep benim gibi Okyanus gözlemini çok sevenler . Ayrıca bizim grubun dışından iki kişi daha var Amerikalı olabilir . Tam bilmiyorum. Hemen hareket ettik. Saat 15:00 i biraz geçiyor.

Kuş çok! Gördüğümüz türler ama ortalık hareketli . Boz Yelkovanlar , açıldıkça Korsan martılar gidiyoruz. Rüzgarın hızı 8 knot . Yani 8 deniz mili. Yaklaşık 15 km/saat . 14 knot ta yelkenli tekne kullandım . Sıkıntı yoktu. Fena değil tabi deniz patlamazsa . Sert bir okyanus aslında Atlantik. Ne demekse . Birbuçuk saat sonra dalgalar büyümeye başladı . Olsa olsa bir veya buçuk metre yüksekliğinde. Frederick de ben de dalgalara ayak uyduruyor , ayağa kalkıp oturmaya başladık. Fred'in bacakları uzun , boyu uzun olunca biraz daha rahat tahminim. Yine de eğlenceliydi. Fotoğraf çekiyordum , dalgayla zıplıyordum . Şişe Burunlu Yunuslar , Bryde's Balinaları vb. neşeyle gidiyorduk. Boğaza yaklaştık dalgalar sıklaşmaya başladı . Boğazı da geçtik. Birden arka arkaya iki dalga geldi. Catarina ikinci dalga için çaresizdi doğal olarak. Bu dalga da sadece 2 m. den fazlaydı . Arka arkaya zodyak kısa aralıklarla iki kez vurunca benim ayağa kalkıp oturma periyodumun uzaması gerekti ama bacaklarım kısa olduğundan yeterli gelmedi ve ikinci vuruşta oturduğum yere çakıldım.

" Ah!" dediğimi hatırlıyorum. Catarina zodyakı durdurdu. Sırtım veya belim çok kötüydü. Hugo hemen geldi . Ben inmek istiyordum da nereye ineceğim .Sadece zodyağın burun tarafı var . Kolumdan tutmak istediler fakat ben istemedim. Çünkü kolumu falan sıkı tutup çekerlerse ne olduysa daha kötü olabilir diye düşündüm. Ayağımı atın sırtından iner gibi attım ve önce dizimin üzerine sonra yavaşça dönüp uzandım. Kolum bacağım çok şükür hareket ediyordu. Fakat ağrım çoktu . Uzanmak iyi gelmişti. Yatarak da gidemezdim. Yapacağım tek şey yine kalkıp oturmaktı . Yine kimseden yardım almadan olduğum yerde yavaşça yüzüstü döndüm ve kalktım. Beni iki sıra arkaya aldılar . Sinir sıkışması olabileceğini düşünerek dönmeyi düşünmedim. Belki de ağrı hafifleyebilirdi. O nedenle yine yola devam ettik. iyice kıyıdan açıldık . Kaza 17:45 gibi olmuştu. Epey bir gittikten sonra kuşları yemleyip beklemeye başlayınca Hugo tekrar bana yatıp ayağımı biraz yükseğe dayamamı söyledi . Biraz öyle dinlendim iyi geldi.

Tekrar kendi kendime kalkıp yerime oturdum. Fakat ağrım çok fazlaydı . Bakıyorum fotoğraflara 19:13 den sonra fotoğraf da çekmeye başlamışım. Eh bu kadar ağrı çekiyorum madem fotoğraf çekeyim. Ağrım aynı şekilde devam ediyordu. Ne olduysa oldu diye düşündüm . Zino'yu beklemeden dönmek ben de istemiyordum fakat ağrım gitgide artıyordu sanki. Hava da kararmaya başlıyordu. Hugo'yu çağırdım ve ne zaman dönüyoruz dedim . Çünkü en az 2-3 saat de dönüş yolu vardı. Hemen dönüşe geçtik. Hugo'ya Limanı ara beni bir ambulans beklesin dedim. Bana Ambulans çağırırsam , polis de gelir . Herkesin ifadesini alır ve bu sabah 5 e kadar sürer dedi. Böylece ambulanstan da vazgeçtim.

Vivienne 'nin söyledikleri aklıma geliyordu . Kuşçuluk bencil bir hobi. Kimse demiyordu ki belki kötü bir şey oldu dönelim. Ben de demiyordum sonuçta. 22:30 gibi limana girdik. En son indim. Önce zodyakın kenarına yattım . Yuvarlanarak limana indim. Yavaşça dizüstü kalkıp doğruldum. Merdivenleri duvara tutunarak çıktım. Neyseki bir araç ve bir şöför hazırdı. Arkaya kendim bindim. Ağrım dayanılmaz bir boyuttaydı . İnerken Vivienne ile göz göze geldik ve işaret ettim; ben iyi değilim dedim.

Bu durumlarda yalnızsınız . Kimse hiçbirşey yapamaz . Hugo beni özel bir hastaneye götürdü . Hastaneye ulaşmak 30 dakika dan fazla sürdü. Doktora yürüyerek gittim. Doktor bana baktı . Rengimin iyi olduğunu kırık olmayacağını söyledi .Bir ağrı kesici verdi damardan. Ağrım hafifledi fakat sedyeden aşağı inerken canım çok yandı. O zaman film çekmek istedi. Ben tuvalete gitmek istedim. Yürüyerek gittim geldim. Sonuç çıktı . Doktor dedi ki Omurganızda kırık var . Kıpırdamamanız gerek . Sizi daha büyük bir hastaneye göndereceğiz. Biz bu vakalara bakamıyoruz. Özel hastaneden Devlet hastanesine doğru yola çıktık. Sesaram ! Bu hastaneyi unutamam . Pasaportum , cep telefonum ve diğerleri üzerimde . Kamera çanta nerede bilmiyorum. Hastaneye girer girmez . Sizi yatıracağız .Kıpırdamayın deyip beni soydular üzerime hastane kıyafeti giydirdiler . Beni Ortopedi servisinde üç yataklı bir odaya yatırdılar . Ben özel bir oda istedim . Hepsi dolu dediler . Gerçekten de doluymuş. Beni kıpırdatmıyorlar . Saat nerdeyse 01:00 e geliyor . 17: 50 den bu yana 6-7 saattir yavaş da olsa hareket ediyorum. Çok şükür ki elim ayağım oynuyor. Gerçekten çok şükür beni Allah korumuş.

Ağrı kesici verdiler ama hafif geliyor tabi. Her neyse düşünmeye başladım. Sonunda yerim belli olmuştu . Hugo'dan şarjımı getirmesini rica ettim. Neden arkaya oturmayı planladığım halde bir saniye içinde kararımı değiştirip en öne oturmuştum. Sonra rüyam aklıma geldi . İnsan olacakları değiştiremiyordu işte. Bir saniyelik karar değişikliği elbet bir hesaba dayanıyordu . 8 knot rüzgar hızı bir şey değildi . Sabah doktor biraz geç geldi . "Bel omurunuz kırılmış. Boyunuz artık 2 cm. kısa olacak. Bu kırık ameliyat gerektirir . Biran önce ülkenize dönmenin çaresini arayın . Mutlak hemşire refakatinde dönmeniz gerekir. Burada yattığınız sürece size bakacağız . Ancak bu ameliyatı burada yapmamız mümkün değil ."

Bizim ailede kırık öyküsü çoktur. Femur ,Bacak, Kol kemiği gibi epey olay vardır. O nedenle turlarda kimi zaman ihtiyacım olmasa da baston kullanırım . Kırık iyileşme süreci oldukça zor ve ağrılı . Ben de ilk kez bir yerimi kırıyorum.

Hugo her gün bana uğruyor , yemek getiriyor . Çünkü turun bitmesine daha 3 gün var. Catarina iki gün sonra okyanus turları sona erince bana uğradı . "Sadece bir tek dalga 2 m. kadar yüksekti. " diyordu. Odamı ,eşyalarımı toplamış bavulumu ve sırt çantamı getirmişti. Eşyalarımı , görevli hanım ile toplamışlar . Odamı " o kadar kolay topladık ki , ben bundan sonra nasıl bavul hazırlayacağımı çok iyi biliyorum. " diyordu. İlk defa güldüm herhalde.Her zaman odamı toplu bırakmaya çalışırım. Catarina ondan sonraki gün okyanus gözleminde rüzgarın hızının 14 knot olduğunu söyledi. Onlarda hayret içindeydi. 8 knotta tek bir dalga ! Dedim ya güzel bir grubumuz vardı . Herbiri geçmiş olsun dileklerini iletmişler ve üzülmüşler.

Öğlene doğru Yavuz'u ve Çocukları aradım. Sağlık sigorta başvurumu yaptılar . Yürüyüp uçağıma binmek istiyorum fakat kesinlikle beni ayağa kaldırmıyorlar . Bazı Portekizli hemşireler İngilizce bilmiyor. Sigorta beni arıyor sadece olumsuz konuşmak için. Hem seyahat hem de özel sağık sigortam var ki kapsamında yurtdışı da var. Türkiye'de de ayrı bir süreç devam ediyor. Özel ambulans ile Türkiye'ye dönmem söz konusu. Özel ambulans firmasından uçak kiralanıyor . Sigorta onayı alınıyor. Ödeme yapılıyor. 3 gün geçti uçak kalkamıyor Türkiye'den . Öğreniyorum ki Madera Havaalanı dünyadaki en tehlikeli 10 havaalanından biriymiş. Özel eğitim almış Pilotlar tarafından ancak iniş ve kalkışa izin verilebilirmiş. Çocuklar diyor ki "Pilot aranıyor Anne" . Zaten inerken uçak zorlanmıştı . Ayrıca Havaalanını da çok merak etmiştim başlangıçta . Şimdi aynı havaalanı yüzünden iki gün gecikmeli olarak dönebileceğim.

Sonunda Jet -ambulans firmasından Pazar akşamı haber geliyor. Emekli Türk Albay Pilot bulmuşlar . İki Pilotla gelecekler. Barselona da pilot değişikliği yapacaklar . İspanya'dan sonra Türk Albay Pilotumuz getirecek uçağı. Pazartesi Hugo uğruyor ve müjdeyi veriyor. Havaalanında Türkiye'ye ait bir jet varmış. Seni almaya geldiler herhalde diyor ve bir saat sonra kapıda beliriyorlar. Uçakta bir doktor bir hemşire var. İki de pilot . Zaten tecrübeli olan belli . Beni taşır ve yerleştirirken müdahalelerinden.. Çok şükür jet ambulansa bindim ama . Kesinlikle rahat değil. Neyse toplamda 3.5 saattte Sabiha Gökçen Havaalanına iniyorum. Ambulans hazır beni bekliyor. Küçük oğlum Mehmet de havaalanında. Beni önce uzman Radyolog olan gelin kızım Neval'in çalıştığı hastaneye götürüp baştan sona bir taramadan geçiriyorlar . İlk defa ağrı kesiciler bir işe yarıyor ve nefis yemekler yiyip , rahatça uyuyabiliyorum . Ameliyatımı yapacak Doktoru Madera'dan telefonlarla bulduk. Omurga konusunda zaten iki isimden söz ediliyor Istanbul'da . Birinde karar kıldık. O nedenle ameliyatım için ertesi gün Hastahane değiştiriyorum. Doktorum geliyor ve sonraki gün ameliyata alınıyorum. Kemik aslında kaynayabiliyor fakat sonradan bir çökme ve ağrı yaratabileceğinden ameliyat olmam gerekiyor. Karşılıklı dörder olmak üzere toplam 8 adet çimento dolgulu çivi ile çözüyorlar kırığı. Boyumu uzatamıyorlar maalesef. Ameliyat sonrası süreçte; elimi ,kolumu, bacaklarımı , kullanabildiğim için ameliyat ağrılarının dışında bir sorunum olmadı. Örneğin eve geldikten 7 gün sonra nefis bir kek pişirebiliyordum. Mühendis olarak , ne kaderdir ki betonarme benzeri bir sistem beni ayağa kaldırıyordu.

Kendinizi Türk Doktorlarına ve Türk Pilotlarına emanet edin ! Çok şükür . hepsi geldi geçti . Ameliyattan hemen sonra yürümeye başladım. Çocuklarım ve gelin kızım Neval ; Yavuz'u da yormadan süreci çok iyi yönettiler . Allah razı olsun hepsinden . Bütün ameliyatlarda iyileşme süreci 3,6, 12 ay dedi doktor. Benim üç ay sonra bir seyahatim var . "Gidebilirsiniz , bu size bağlı" dedi Prof.Dr. Ufuk Talu Hocam .

Yaşasın Şili'ye gidebileceğim ! Yavuz ve çocukları , ikna etmek zor olsa da ; durumumda ki gelişme , hareketlerim ve doktorum Ufuk Hocanın kesin gidebilirsiniz demesi , onların kısa zamanda ikna olmalarına neden oldu . Sadece 15 kg.lik sırt çantasına artık veda ediyordum. En fazla sırtında 5 kg . taşı diyor Ufuk Hoca ve ekliyor ağır kaldırmak ve taşımak yok diyor. Hemen bavulumu küçültüp , ek olarak sırt çantasını kabin bagajı ile değiştirerek seyehatlerimi gerçekleştiriyorum artık. Aslında 15 -16 kg. luk bir bavulu kısa süreli taşıyabiliyorum. Bir kaç basamak için taşıyabiliyorum veya çok yüksek değilse otel odasında bavulumu kaldırıp yerleştirebiliyorum. Hareketlerimde çok şükür hiçbir kısıtlama yok . Ameliyat ağrılarımdan sonra hiçbir ağrım olmadı. Allah bir daha ne bana ve ne de kimselere yaşatmasın. Yaşarsanız da kendinizi Türk Doktorlarına emanet edin lütfen

















www.baharca.com sitesinde bulunan tüm yazılar, belgeler, listeler ve fotoğrafların tümünün kullanım hakkı Bahar Bilgen'e aittir. 2. şahıslar tarafından kopya edilemez, kullanılamaz ve izinsiz kaynak gösterilemez. Her hakkı saklıdır.