Kelebeklere günaydın deyip kayığımıza biniyoruz . Bu sabah kahvaltıyı Clay Lick de yapacağız . Kesikgölden daha uzağa gideceğiz . Yolda Kesikgöle (Oxbow Lake) gitmek için başka bir grubun kayığının yanaşmış olduğunu görüyoruz . Onları arkamızda bırakıp Manu nehrinde yola devam ediyoruz . Sabah Benekli Düdükçünlerle başlıyor burada ne güzel ! İlerde bir White Caiman var . 3 birey Moskof Ördeği (Muscovy Duck) ,bu çirkin ördekleri ülkemde Bördübette görmüştüm ilk . Melez olduklarını düşünmüştüm . Durağımıza geldik . Yaya olarak ormana dalıp açılmış patikalardan ilerliyoruz . Kaptan ve yardımcısı tüm kahvaltı paketlerimizi ve çay kahve termoslarımızı getiriyor .

Oldukça büyük ahşap bir platform yapmışlar . Platformun ön yüzü boydan boya bir kil seddesine bakıyor . Arkada ağaçlar var . Platformun arka yüzü ise cangıla bakıyor . Kuşlar mı? her yerdeler! Bugün Papağan , Parakeet ve Macawların kil yalama seramonilerinetanıklık yapacağız .

Neden burada hayvanlar kil gereksinimi hissediyor . Kilin kuşların ve diğer hayvanların bütün gün yediği zararlı veya zehirli yaprak ve meyveleri toksik maddelerden ayırma özelliği bulunuyor . Kristalleşen kil çok küçük parçacıklara ayrılıyor ve bu da kilin vücutta kolayca emilmesini sağlar. Negatif yükler sayesinde ise kil, pozitif yüklü toksik maddeleri cilt yüzeyine çekiyor ve daha sonra bunları emerek vücuttan uzaklaştırma vazifesini yerine getiriyor der kitaplar. Tapirlerin de gecelerikil çukurlarında yuvarlanmaları , veya kelebeklerin su kaplumbağalarının gözyaşlarındaki tuzlara gelmeleri mineral gereksinimi ve sağlık nedenleriyle oluyor . Hatta Papağanlar bu kili yuvadaki yavruların tuz gereksinimi için de taşıyorlar. Bu arada bir de memeli türümüz var : Lowland Olingo . Rakungillerden .

Sadece bizim grubumuz var . Kahvaltımızı , kahvemizi alıp herkes ayrı bir noktaya yerleşiyor . Henüz kile gelmiş pek bir kuş yok ortada. Bekleyeceğiz . Dürbünler elimizde çevremizdeki kuşlarla oyalanıyoruz . Bir Ateş renkli Sinekkapan (Vermillion Flycatcher)geliyor . Düz gagalı Ani (Smooth billed Ani) , Kestane kulaklı Arasari (Chestnut eared Aracari) , Kırmızı tepeli Kardinal (Red capped Cardinal) hemen ilk göze çarpanlar. Bir kaç Büyük İnekkuşu (Giant Cowbird) , Gökçe Tangara (Blue grey Tanager) , Büyük Kiskadi Tiranı (Great Kiskadee) , Kızıl kafalı Ağaçkakan (Rufous headed Woodpecker) olarak türler devam ediyor . Gözlerimiz daha çok Mavi başlı Papağan (Blue headed Parrot)lar üzerinde. Acele etmeden kile inmeye başlıyorlar . Aralarına 10 birey kadar Büyük Amazon (Mealy Amazon)yanaşıyor . Sonra kalabalık artıyor nerdeyse 100 bireylik bir Mavi başlı Papağan sürüsü kilden nasibini alıyor . Bir iki saat sonra kil yüzeyi adeta boşalıyor . Yavaşça iki Yeşil kanatlı Ara (Red and Green Macaw) aşağıda dolanmaya başlıyorlar . Sonra çevre ağaçlara birer birer veya çifter çifter gelmeye başlıyorlar iki saat oluyor her biri ağaçlarda fakat bir türlü kile inmediler . Hepimiz onların inmesini beklerken arkada cangıl gözlemi yapmaktan da geri durmuyoruz. Silverio yeni gelen türleri zaten anında haber veriyor . Kaçıncı kahvede artık bilmiyorum ,biri kile iniyor . Sonra diğeri . Yine yavaş ama . 15 dakika sonra kile dökülmeye başladılar . Onları yaklaşık öğleye dek beklemişiz . Bu olaya tanık olduğumuz için kendimizi şanslı hissediyoruz. Görülesi bir seremoni , itişe kakışa kili yaladıklarını görüyoruz . Ani bir uyarı ile hepsinin havalanıp dairesel bir tur attıktan sonra yeniden kile dönüşlerini izliyoruz . Onların yaşamlarını nasıl sürdürdüklerine tanık oluyoruz . Tek tek değil grup olarak bu seremoniyi gerçekleştirmeleri ise yaşamlarınıtoplu bir show ile güçlü ve özel kıldıklarını düşünüyoruz ..

Onları beklerken de Yeşil ve Amazon Yeşil Yalıçapkınlarını (Green ve Amazon Kingfisher) kaçırmamışız değil mi? HattaAmerika Palmiye Ebabili (Fork tailed Palm Swift) , Sarı taçlı Tiranulet (Yellow crowned Tyrannulet) , Ak kanatlı Kırlangıç (White winged Swallow) , Müzisyen Çıtkuşunu da (Musician Wren)! Dönüşte kocaman bir Capybara ailesi bize kıyıda sıcak davranıyor .

Akşam yemekten sonra Silverio kapımı çalıyor . "Gel Vanessa geldi" Vanessa da ne diyorum ama biryandan çizmelerimi giymeye çalışıyorum . Dürbünü kaptım çıktım . Herkes Restoranın oraya yürüyor . Yaklaşınca baktım bu bir Tapir! Adı da Vanessa imiş! Fotoğraf makinasını almadım tabi hızla çıkarken . Hepimiz Tapire elma yedirdik . Garip bir his Tapire dokunmak ! O ara Brian bir fotoğrafını çekmiş. Vanessa ara sıra mutfak kısmına gelirmiş ve ona meyva verirlermiş . Evcil değil yiyecek bulamayınca geliyor . Yarı evcil olmuş mu desek..