Instagram

DOĞU AKDENİZDE KUŞÇU FIRTINASI - BÖLÜM 3

DUVAR TIRMAŞIK !! HAYAL MİSİN,GERÇEK Mİ? ( Yazan :Emin Yoğurtçuoğlu )

Üçüncü gün sabahında hedef gene Göksu’ydu,lakin Bahar abla dün akşamdan beri,bir kaleden ve orada görülmüşolan kuşlardan bahsediyordu. Hilary Welch’in yazdığıkitaba göre Silifke Kalesinde Duvar Tırmaşık kışlıyordu ve Puhu gibi gecelerin tek hakimi,baykuşaleminin en belalıtürünü gündüz gözüyle görme ihtimalimiz vardı. Kaleye çıkalım mı yoksa devam mı edelim derken Göksu yoluna girdik ama kanımız kaynamıştı bir kere bir kuş göreceðimizi biliyorduk kalede.Topluca karar alıp Kaleye gitmeye karar verdik ve yarı yoldan geri döndük..

Daha güneþ doğmamış hava yeni yeni aydınlanıyordu.Kaleye vardığımızda daha arabadan inmeden bir Akssırtlı Kuyrukkakan selamladıbizi.Bahar ablanın kanımeğersem bunun için kaynamış,ama bana kertik değildi.Neydi beni buralara kadar sürükleyen,neydi beni Göksu’dan alıkoyup kale duvarlarında yürüten? Dün akşam yürüdüğümüz yoldan yürümeye başladık,önümüze Aksırtlı Kuyrukkakanlarla, Kara Kızılkuyruklarıkatıp yürüyorduk.Bir Bozdoğan gezimize yeni tür olarak selamladıbizi.Birden gözlerim duvarda kelebek gibi uçan bir kırmızılığa takıldı.Dürbünü kaldırdım,ve işte oradaydıDuvar Tırmaşık..Herkes dikkatle izlemeye başladı bu kuşu, Duvar Tırmaşıkta, alaca karanlıkta duvarlarıýn arasında örümcek ve böcekleri çıkartıp soğuk bir güne merhaba diyordu.Dik duvarda nasıl durabildiğinin fotoğrafları,hiç bir kuşun cazibesine dayanamadığı Özkan sayesinde izlenebilir oldu.Hayvan Özkan’a yaklaştı yaklaştı bulunduğu noktanýn üstündeki duvara kondu..Bir ara surun arka tarafýna geçti,bende fotoğrafçekmiştim ama daha iyilerini çekebilirim ümidiyle surun arka tarafýna geçtim ve ikimizde þok olduk bir anda..Bir metremde Duvar Týrmaþýk duruyordu,aramýzda her hangi bir optik alet yoktu,her hangi bir yanýltýcý madde girmemiþti aramýza.Benim kuþ gözlemde istediðim baþlýca þeylerden biride kuþlarla aramýzda her hangi bir optik aletin olmadan kuþun her detayýný görebileceðim mesafede bulunmasý.Mesela Küçük Kumkuþlarýný öyle izlemek çok zevkli oluyor.Orada kalenin surlarýnda dolaþýrken çöplüðün üzerinde Çaylaklar gördük,yaklaþýk kýrk Kuzgunda çöplükte besleniyordu.Fazla vakit kaybetmeden deltaya gittik..

Güzel bir kanal boyunda ilerlerken sazlıklarda dolaşan bir Kamış Bülbülü görüldü.Onu izlerken sazlığın dibinde dolaşan bir kuş fark ettim.Bu hayatımda gördüğüm en yakışıklı ve parlak renklere sahip Bıyıklı Kamışçındı. Meğersem Bahar ablaya bu da kertikmş,bir sevindi bir sevindi,ilk Bıyıklı Kamışçını çok güzel bir birey olmuşoldu. O sırada dışarı çıkıp yürümeye başladım,üç Tarla Ardıcı bu kadar güneyde güzel bir sürpriz yaptı.Biraz daha ilerleyince sazlıklarda bir kuþ hareket etti.İşte ilk kez potansiyel bir hastayla karşılaşıyorduk.Bu bir Sığır Balıkçılıydı ve hiç kaçmadan sazlıkların ortasında duruyordu.Önce arabadakiler yavaşça işaret edip gelmelerini söyledim.Hepsine yavaşhareket etmesini söylüyordum ama giderek hareketlerimiz hızlanıp,ses tonumuz artıyordu,çünkü bu birey hiç kaçmıyordu.Gidip arabadan teleskopu alýp üç dört metreden Özkan’la fotoðraflarını çekmeye başladık.Kendimizi de riske atmak istemediğimizden oradan ayrıldık…

Artık Ali Mavili denen adamın balık çiftliğini arıyorduk.Önceki günlerdeki gibi her taraf yırtıcı kaynıyordu.Her tarlanın ortasında bir Şahin, her adım başıbir yırtıcı çıkıyordu önümüze.Ali Mavilinin yoluna girince Özkan,bizi Saz Horozu gördükleri yere götürdü.Sazlıkların arasında küçük bir tekne yoluydu burası.Sessizce Saz Horozu beklerken dibimizdeki bir çıkıntıya bir Yalıçapkını gelip kondu bizi fark edince hemen kaçtı,biraz sonra sıkılıp hadi gidelim demeye başladık.Tam geri dönecekken bir ses geldi.O da ne? Hemen yanımızdan bir Alaca Yaıçapkını geçiyordu.Özkan o kadar kısa sürede kuşu nasıl çekmeyi başardı anlayamadým.Geri dönerken de bir İzmir Yalıçapkınını yengeç!! yerken gördük,görmekle kalmayıp çektik.Yarım saatte Türkiye’de gözüken üç tür yalıçapkınını görmek hepimizde büyük bir heyecan yarattı.

Ali Mavilinin yerine geldiðimize ikinci bir potansiyel hastayla karşılaşmıştık.Belki de insana alýþtýðýndan insandan kaçmýyordu ama gene de biz birinci seçenekle bakmaya devam ettik.Bu bir Van Gölü Martýsýydý.Her türlü detayını izlerken etrafımızda Alaca ve İzmir Yalıçapkınları uçuşuyordu.Gökyüzünde elliden fazla yırtıcı vardı.Aralarında Büyük Orman Kartalları da uçuyordu. Saz Deliceleri ve Şahinler gerçekten her taraftaydıve bunlar göçte değil av peşindeydi.Herkes farklınoktalarda yürüyordu.Ben bir Balaban sesiyle irkildim ve hemen yanımdaki sazlıktan içeri kaçan bir Balabanla göz göze geldik bir an için bile olsa. Kerem,Özkan ve Bahar abla onu görmeye gelirken sazlığın üzerinde Yelpazekuyruk vari bir kşþ çıkıp tekrar sazlığın içinde kayboldu.Orada epey zaman geçirdik bir ara Kerem Saz Horozuna benzer bir ses duydu ama sonuç alamadı.

Bu arada hava tahminlerinde her iki alan içinde sürekli yağış gösteriyordu,ama yağış olmadığıgibi hava sıcaklığı da güzel bir gözlem için çok uygundu. Şans devamlıbizden yanaydı.Normalde yağmur yağsaydıbir çok alana giremezdik ama dediğim gibi hava hem bizim hem de kuşlar için çok uygundu.Kusursuz bir fırtınaydı bizimkisi..

Göksu’yla vedalaşma zamaný gelmişti.Biraz yorgunluk vardıhepimizde ama hiç birimizde bıkınlık gibi bir durum söz konusu değildi.Vaktimiz olsa bşþ gün daha geçirebileceğimize eminim.. Adana’ya dönerken Mersin’de ki kırmızı ışıklar bizi çok daha fazla yordu.Özelliklede arabayıkullanan Bahar ablayı.

Bu arada siz siz olun kesinlikle Adana’da adres sormayýn,yoksa Muhammed Ali Fotoğrafçılık,Atatürk Caddesi,Gazipaşa Bulvarı,Güllüoğlu Baklava gibi yerlerden defalarca geçmek zorunda kalırsınız. Biz Adana’ya gelipte þöyle güzel bir kebap yemeden dönmek istemedik.Aradığımız yer Yüz evler denilen ünlü bir kebapçıydı ama adını bilmediðimizden bize verilen tarife uyduk.Tarifte kebapçý, Pronto cafe bar’ın yakınlarında ünlü bir kebapçıolarak geçiyordu.Bizde sandýk ki Adana’da kime sorsak Pronto’yu bilir.Ne bilelim Yüzevler desek herkesin çok daha iyi bileceğini.Herkese Pronto Cafe ve Gazipaşa Bulvarınıný sorduk.En komik tarafı da bize yapılan yol tarifleriydi.”Şimdi abi siz burdan sola girin,ordan sağa,ordan tekrar sola. Hah girdin mi oraya,orada saatçinin ordan tekrar saða dönüp ilk ışıýklardan sola girin” İlk tariflere güvenip uyduk ama ulaþamayýnca tekrar sorduk,”Abi, siz yanlýþ gelmiþsiniz yaa,buradan saða dönün o yolun sonundan tekrar saða dönüp ilk yerden tekrar sağa dönün,oradan da sağyaparsanız görürsünüz.” Hep buna benzer tarifler aldık,Atatürk caddesinden beş,Muhammed Ali Fotoðrafçılığın önünden altıkez geçtik.En sonunda aklıbaşında bir kız bana doðru düzgün tarif verdi.Oraya gittik ve yakýnlarda olduğumuzu düşþünüp yaşlı başlı bir adama daha sorduk.Adam bize şehrin öbür ucunun tarifini verdi.Birde bize bu durumdan yakında ” AA siz napmışınız yaToros caddesinin burada işi ne” Meğersem biz o sırada Toros caddesinin dibindeymişiz.Allah’tan Kerem son anda gördü de bizi kaostan son anda kurtardı.

Güzel bir yemekten sonra Bahar ablanın 300 türü geçişini bir sonraki gün kutlamaya karar verdik.Fırtınanın bir günü daha böylece geçmişti.

-Üçüncü bölümün sonu-




www.baharca.com sitesinde bulunan tüm yazılar, belgeler, listeler ve fotoğrafların tümünün kullanım hakkı Bahar Bilgen'e aittir. 2. şahıslar tarafından kopya edilemez, kullanılamaz ve izinsiz kaynak gösterilemez. Her hakkı saklıdır.