Instagram

DOĞU AKDENİZDE KUŞÇU FIRTINASI - BÖLÜM 1 - 17 OCAK 2006 EMİN YAZDI

TECRÜBE,ŞANS,AZİM VE EKİP RUHUNUN KAÇINILMAZ SONUCU-138 TÜR ( yazan : Emin Yoğurtçuoğlu )

Evet..Başlıkta yazılanlar gerçekten doğru.Doğu Akdeniz'de bayramın ikinci gününden pazar akşamına kadar süren arazilerimiz 138 türle sonuçlandı.İnanılmaz türler,inanılmaz sayılar,doyumsuz anlar ve en önemlisi mükemmel bir ekip...Hayatımda yaşadığım en dolu,en zevkli ve en heyecanlı araziydi.Hayatım boyunca böyle bir gözlem yapmadığıma yemin edebilirim.

Bayramın birinci gününün akşamında Kerem Boyla'yla Çukurova Ekspresine bindik.Hedefimiz Adana'ydı.Sabah İstanbul'dan gelen Bahar Bilgen ve Özkan Üner’le buluşacaktık.Trende Keremle çok hoş zaman geçirdik,yemek vagonlarının kaldırılışından dolayı susuz kaldık,yılmadık,geceleyin sıcaktan piştik "bu da geçer" dedik.Sabah dörde kadar uyuyamadık ve bu sırada yapacağımız arazi hakkında konuştuk.Kendimize 140 tür belirledik,bunların çoğu olağan ,bazıları da görülürse hoş olacağını düşündüğümüz türlerdi.Mesela kırlangıç ve balık kartalı gibi.Keremle kuşlar hakkında konuşmak inanılmaz zevkli oluyordu,çünkü gerçekten bu işlerden anlayan deneyimli birisiydi,çok değişik fikirleri olabiliyordu kuşlar konusunda.

Rahatsız geçen kısa bir uykudan sonra uyandığımda sabah ışığında Toroslardan geçiyorduk. Kar kalınlığının yükseklerde bile çok az oluşu beni çok üzdü.Ne zaman kar yağacak diye düşündüm.Tekrar gözlerimi kapadım ve uyandığımda Adana tren garındaydık.Trenden indik. Bahar ablayla,Özkan’ı beklerken yakınlarda bulunan bir pastanede kahvaltı yaptık.Nerden bilirdim tahinli ekmeğin beni zehirleyeceğini..

Güzel bir buluşmadan sonra beş gün boyunca bizi hiç bir yerde bırakmayacak,tek sorun çıkarmayacak Fiat Albea'mıza bindik ve ver elini Çukurova Deltası..İlk gün Seyhan Kanalı boyunca ilerleyip Tuzla Gölü ve sahilinde dolaşacaktık. Seyhan Kanalına girdik ve bizi İzmir Yalıçapkınları karşıladı.Hayatımda ilk kez görmeme rağmen büyüsünden çabuk sıyrılıp Özkan’la fotoğraflarını çekmeye başladık..İlerlerken yolda Arap Bülbülleri,bu yıl satılamayıp etrafa dökülmüş meyvelerin başında cirit atıyorlardı. Etraf yırtıcı kaynıyordu,şahinler ve deliceler çoğunluktaydı.Kara Çaylaklarda etrafta dolanıyorlardı.Giderken bir yerde oturmuş balıkçıl sürüsü gördük.Onlara bakarken Dikkuyruklu Ötleğenler çevrede uçuşuyordu, bir Bıyıklı Sumru yazdan kalan bir sürpriz gibiydi ama tek kalan o değildi.. O sırada bütün balıkçıllar havalandı ve etrafta uçuşan onlarca martıya da karışınca gökyüzü kuş doldu. Kerem martılar konusunda tecrübesini konuşturdu ve bize onca kuşun arasında Büyük Karabaş Martı bulup gösterdi.

Yolda ilerlerken sağ tarafta güzel bir bataklık görüp burada Küçük Suçulluğu olur dedim. Arabadan indik ve yürümeye başladık. Özkan öbür tarafa gitti, Bahar ablada birkaç metre arkamızdaydı. Önce bir kuş kaldırdım ben ama yeteri kadar göremedim, hemen sonrasında Kerem biraz önüme geçti ve tam bir adım daha atıyordu ki, ayağının altından...prrr...bir Küçük Suçulluğu fırladı. Bahar abla saniyelerle kaçırdı. Bataklığı beğenip yürümeye karar verdik. Ben önden gidiyordum ve birden kanalın karşısında bir kuş fark ettim. Bu Mavigerdan’dan başkası değildi, Bahar abla bunu görünce sevinç çığlıkları atmaya başladı.Özkan zaten çoktan işini bitirmişti.Yakınlarında duran bir Kızılgerdan bunu def edene kadar iki Mavigerdan gördük.Yolumuz uzun,kuşlarımız boldu.Arabayla ilerlerken kanalda güzel bir İzmir Yalıçapkını daha gördük.Onu izlemeye başladık.O kadar yakındı ki süper pozlarını Özkan'la paylaşmak zorunda kaldım. Hemen altındaki sazlıklarda hareket eden bir kuş farkettik. Bu bir Su Kılavuzu idi. O sıradainanılmaz bir şey oldu. İzmir Yalıçapkını hızla Su Kılavuzuna hamle yapıp sert bir şekilde sazlıklara çarptı. Ona saldırmıştı ama bölgesinden uzaklaştırmak için mi, yoksa avlamak için mi saldırdığını anlayamadık. Su Kılavuzuna vuramamıştı.Su Kılavuzu yoluna devam etti. Ona bakarken bir Su Çulluğu gördük,o da kanalın kıyısında besleniyordu.Biraz sonra iki farklı tür karşılaşmak zorunda kalacaklardı, çünkü Su Kılavuzu o tarafa yaklaşıyordu. Heyecanla olanları izlerken Su Çulluğu,kılavuzun yaklaştığını görünce kımıldamadan beklemeye başladı. Birden Su Kılavuzuyla,Çulluk karşılaştı, o sırada Su Çulluğu kuyruğunu açtı ve kanatlarını açıp hızla sıçradı. Buna karşılık olarak Su Kılavuzu sert bir hamleyle Çulluğun üzerine yürüdü. Olanlar inanılmazdı. Su Çulluğu geri çekildi. Kılavuzda yüzerek kanalın öbür tarafına geçti.Bunlar olurken İzmir Yalıçapkını gelebilecek her hangi ava karşı tetikte bekliyordu.Zorda olsa oradan ayrılıp yola devam ettik.Yol üzerinde üç Kara Leylek gördük.Onlara bakarken ileriden
dumanlar yükseldiğini farkedip bir ağaçta dört-beş şahinin uçup kalktığını gördük. Hayvanlar akıllıydı,çalılar yanarken kaçışan farelerin peşinde olduklarını anladık.

Tuzla Gölüne geldiğimizde hava biraz kapanmış ve akşam yaklaşmıştı. Güzel bir ışıkta gölü taradık. Hazar Sumruları,Angıtlar,Sunalar,kıyı kuşları,flamingolar ve bir turna gölde durmaktaydı.Vaktin daraldığını fark edip bir kaç şey atıştırdıktan sonra hemen sahile uçtuk.İçimizdeki ses bizi oraya sürükledi.. Bu sese güveniyorduk.Özellikle Bahar ablada ve bende oluyordu bu,göz göze gelince heyecanımızı anlıyor ve bizi bir kuşun beklediğini hissediyorduk.

Kerem daha arabadan iner inmez denizi taramaya başladı ve bağırdı. Ufukta bir Sümsüüüük. Hemen teleskobu kurup izlemeye başladık. İlk başta uzaktalardı ama yaklaştılar,bir tanesini birinci kışında diğeri ikinci kışında iki Sümsüktü bunlar ve işte yeni başlıyordu şov. Kuşlardan biri hafif bir eğimle yükseldi. Kafayı aşağı çevirip ters dönerek hızla dalışa geçti,roket gibi hızlanarak tam denizin üzerinde kanatlarını geride birleştirip suya çakılır gibi girdi. Etrafa sıçrattığı su 10 kg'luk bir taşın 20 metreden suya atılmasına benziyordu. Beş saniye sonra suyun yüzüne çıkıyor,bir iki saniye durduktan sonra tekrar uçmaya başlıyordu. Çok uzaktan görülse bile çok tipik bir uçuşu ve şekli vardı.Bir Yalıçapkınının ne zaman dalacağını bilemezdiniz ama Sümsük dalacağım der gibi yükselip,yavaşlayıp dalıyordu. Dalışlarından biri an ve an Özkan tarafından çekildi,hepimiz zevkten dört köşe olmuştuk. Daha sonra aralarına bir genç Sümsük daha katıldı. Üç Sümsük akşam olurken açığa doğru uzaklaştı. Bizlermutlu ve aç bir şekilde Adana'ya döndük. Güzel bir kebapçıda mideleri doldurduktan sonra Mersin'de kalacağımız yere doğru yola çıktık. Sabah Göksu Deltası bizi karşılayacaktı.

Yolda midemde bir ağrı hissettim,bu ağrı giderek şiddetlendi ve akşam DSİ 62.bölge müdürlüğünde kalırken beni allak bullak etti.Ben hazımsızlık olduğunu düşünüp Özkan'dan ilaç aldım.Psikolojik olarak rahatlayıp uyudum.Gece iki defa istifrağ ettim. Bunlar acılarımı dindiremedi,ama yapacak bir şey yoktu. Birinci gün sona ermişti.

-Birinci bölümün sonu-



www.baharca.com sitesinde bulunan tüm yazılar, belgeler, listeler ve fotoğrafların tümünün kullanım hakkı Bahar Bilgen'e aittir. 2. şahıslar tarafından kopya edilemez, kullanılamaz ve izinsiz kaynak gösterilemez. Her hakkı saklıdır.